Yrd. Doç. Dr. Kemal KOÇAK
Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Sosyal Bilgiler Eğitimi Ana Bilim Dalı (E) Öğretim Üyesi,
Cumhuriyet dönemi hükûmet programlarında eğitim ve kültür politikaları, Atatürk’ün ve dönemindeki fikir ve Devlet adamlarının koydukları esaslara göre tespit edilmiş ve uygulanmıştır. Atatürk’ün ölümünden sonra ise, Atatürk ilkeleri esas olmasına ve Millî Eğitim Bakanlığı programlarına yansımasına rağmen, hükûmetler döneminde aynı titizlik ve cesaretle uygulama imkânı bulamamıştır.
Fevzi, Çakmak başkanlığında, 25 Nisan 1920’de kurulan Muvakkat İcra Encümeni’nin programı 3 Mart 1920’de açıklanmıştır. Dr. Rıza Nur’un Maarif Vekili olduğu İcra Heyeti programındaki esaslar şunlardır [1]:
“ Maarif işlerindeki gayemiz; çocuklarımıza verilecek terbiyeyi her manası ile dinî ve millî bir hâle koymak ve onları cidal-i hayatta muvaffak kılacak, istinadgâhlarını kendi nefislerinde bulduracak kudret-i teşebbüs ve itimad-ı nefis gibi seciyeler verecek, müstahsil bir fikir ve şuur uyandıracak bir derece-i âliyeye i’sâl eylemek, tedrisat-ı resmiyeyi, bütün mekteplerimizi en ilmî, en asrî olan esasat ile kavâin-i sıhhiye dairesinde yeniden tanzim ve programlarını ıslah etmek, mizac-ı millete ve şerâit-i coğrafiye ve iklimiyemize, ananât-ı tarihiye ve ictimaiyemize muvafık ilmî ders kitapları meydana getirmek, halk kütlesinden lügatları toplayarak dilimizin kamusunu yapmak, bizde ruhu milliyi nemalandıracak âsâr-ı tarihiye, ebediye ve ictimaiyeyi erbâbına yazdırmak, âsâr-ı atika-ı milliyeyi tescil ve muhafaza eylemek, garb ve şarkın müellefât-ı ilmiye ve fenniyesini, dilimize tercüme ettirmek, hasılı bir milletin hıfzı hayat ve mevcudiyeti için en mühim âmil olan maarif umûruna dikkat ve gayret-i mahsusa ile çalışmaktır. Bugün ise ilk işimiz mekâtibi mevcudeyi hüsn-i idare etmektir “.
22 Kasım 1924 tarihinde kurulan ikinci Fethi Okyar hükûmetinde Maarif Vekili Şükrü Saraçoğlu’dur. Hükûmetin programı şöyledir [1] :
“ Meclis-i Alinizin yüksek karariyle tevhid-i tedrisât esaslarını kabul ederek selamet yolunu bulmuş olan Maarifimizi aynı yolda yürütmek ve Türk vatanına talim ve terbiyenin muhtaç olduğu intizam ve inzibat altında yeknesak terbiye ve tahsil ile mücehhez, hayat için hazırlanmış gençler yetiştirmek gayemiz olacaktır. Halkımızın maarife karşı gösterdiği büyük alâkayı bihakkın tatmin edebilmek üzere muallim noksanının telâfisine çalışmak ve alelumum mektep programlarıyla mektep teşkilâtının istikrarını temin için lüzumsuz tebeddülâttan ictinap etmek vazifemizdir “.
8 Kasım 1928’de kurulan dördüncü İsmet İnönü Hükûmetinin Millî Eğitim Bakanlıklarını sırasıyla Mustafa Necati, İsmet İnönü, Vasıf Çınar ve Cemal Hüsnü Taray yapmıştır. Hükûmetin programı şöyledir[3] :
“ Türk harflerinin bütün vatandaşlara kapılarının önünde ve işlerinin başında öğretilebilmesi için daha bu sene içinde millet mektepleri teşkilâtı yapacağız. Bu teşkilât şehir ve köy, bütün yurdu kaplayaak, vatandaşların işlerinin maişetlerinin en müsait devirlerinde ve yanlarında ya iki aylık ya da dört aylık kurslar açılacak, şehirde ve köyde mekteplere, muayyen ictima mahallerine gelmeğe vakitleri müsait olmayan vatandaşlar için seyyar muallim teşkilâtı yapılacak; devletin en büyüğünden en küçüğüne kadar bütün memurları millet mektepleri teşkilâtında ihtiyaca göre çalışacaklar. Reisicumhur Hazretleri millet mektepleri teşkilâtının umumî reisliğini ve baş muallimliğini kabul buyurmuşlardır. Bu teşkilât ile bir senede vatandaşların maişet hayatındaki düzeni hiç sarsmaksızın geçkin yaşlara birkaç yüzbin nüfusu okutabileceğimizi hesap ediyoruz…”
1 Kasım 1937’de kurulan Celâl Bayar Hükûmetinde Millî Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’dır. Hükûmetin programı şöyledir [4] :
“ Parti programımızdaki direktiflere göre, millî kültür sistemimizin inkişafına azami gayret vereceğiz.
İlk öğretim her bakımdan üzerinde en çok duracağımız ve en çok ehemmiyet vereceğimiz mevzudur.
Aile ocağından sonra millî kültür ile ilk temas ilk okullarda başlıyor. Genç vatandaşlar her şeyi benimseyen ve henüz kabiliyeti teessüs etmemiş olan taze zekâsı ile ancak en doğruyu en iyiyi ve en güzeli öğretecek bir müesseseye emanet edilebilir.
İlk tahsilde alınan fena intibaları müteakiben düzenleyebilecek âli bir tahsil sistemi henüz icad edilmemiştir.
Fena bir ilk öğretim, fena bir hayata başlayış demektir. Bu genç vatandaşın karakterinin teşekkülüne mani olur ve hatta bozabilir, bunun içindir ki, ilköğretime en çok ehemmiyet vereceğiz. En kıymetli en iyi yetişmiş ve en kıymetli elemanlarımızı bu işte ve bu iş için adam yetiştirmekle kullanacağız. İyi bir ilkokul öğretmenini en yüksek bir okul öğretmeninden mahiyet itibari ile daha az mühim bir vazife almış saymıyoruz ve kendilerini hayatı ile refahları ile ve bu mühim vazifeyi başarış kabiliyetleri ile en yakından alâkadar olmakta devam edeceğiz… “
“… Millî kültür bakımından büyük önemi olan ve şefin ilim ve kültür sahasında en büyük abidelerinden biri hâlinde daima yükselecek bulunan tarih ve dil araştırmalarımıza ve bunlarla alâkadar işlere hususî ehemmiyet vermeğe devam edeceğiz..”
1. Kültürde Hümanizma Akımının Etkili Olduğu Dönem ( 1938-1950 )
Bu dönemde; Atatürk döneminde gerçekleştirilmesine çalışılan millî tarih ve millî kültüre dayalı Asyatik kökenli milliyetçilik ideolojisi, “ Kültürde Hümanizma “ teziyle millî köklerden koparılarak Greko – Lâtin kaynaklara dönüşmüştür. Millî kültür politikası yerine Türk Hümanizması olarak bilinen akım, millî kültür tezinin alternatifi olmuştur. Böylece, çok isabetli ve rasyonel kararlarla başlatılan milletleşme olgusu, suyu geçerken at değiştirme anlamında bir çıkışla millî köklerden koparılarak Greko-Lâtin kaynaklara yönlendirilmiştir [5].
Eğitimin yön değiştirmesi denilebilecek bu sapma Türk milletini Batıya değil, Batının köklerini meydana getiren kültlere götürmüştür. 1923 – 1938 yılları arasında devam eden millî eğitim politikası, farklı bir eksene dayandırılmak suretiyle, kimliğinden soyutlanarak “ üniversalizme “ dönüştürülmüş; yeryüzünde “ tek medeniyet ve kültür vardır “ ilkesine bağlı kültür hümanizması modeli Türk eğitim sisteminin programlarını etkilemiştir. Bu programın özellikleri şöyle sıralanabilir :
a. Sistemli ve sürekli bir çeviricilik,
b. Bizden önce bu yollardan geçen milletlerden alınacak dersler,
c. Tarihimizi bu yönde aydınlatmak.
Tarih kitapları ile kültür eserlerinde Rönesans ve Reform hareketlerine daha çok yer verildiği, Lâtin -Yunan hümanizması ayrıntılı bir biçimde ele alınmış olmasına rağmen, Atatürk’le başlayan Orta Asya’ya yönelik millî kültür geleneği devreden çıkarılmıştır. Hümanist politika, tarih öğretiminde ağırlığını daha açık bir biçimde hissettirmiştir. Nitekim, 15 – 21 Şubat 1943 tarihleri arasında Ankara’da toplanan İkinci Maarif Şûrasının açılış konuşmasında Maarif Vekili Hasan Ali Yücel, tarih programlarının ( muhtevanın ) yüklü oluşu sebeplerini şöyle sıralamaktadır [6] :
“… a) Türk milletinin en eski ve geniş tarihe malik olması,
b) Garp medeniyetine olan alâkalarımız dolayısıyla garp milletleri tarihi üzerinde durmamız,
c) Bütün tarih boyunca kurduğumuz devletlerin ve başka milletlerle olan münasebetlerimizin çokluğu,
d) Cumhuriyet ve İnkılâp tarihimizi çocuklarımızın yetişmesi bakımından teferruatlı şekilde okutmak lüzumu… “
Bu dönemin uygulamalarına aşağıdaki çarpıcı örnekler verilebilir :
9 Temmuz 1942’de kurulan birinci Şükrü Saraçoğlu Hükûmetinde Maarif Vekili Hasan Ali Yücel’dir. Hükûmet programı Türklük şuuru ile başlamakta ve yapılan hamleler sıralanmaktadır [7] :
“ Biz Türküz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar lâakal o kadar vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan ve azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız…”
Avrupa’da faşizm çöktükten sonra, ülkemizde ırk teması üzerinde yapılan biyolojik ve morfolojik ölçmeler son bulmuştur. İkinci Dünya Savaşı içinde Başbakan Saraçoğlu’nun ifade ettiği ırk ve kan temaları, Almanların Stalingrat mağlubiyetinden sonra işitilmez olmuştur. Türk Milliyetçiliğinin temsilcilerinden Alparslan Türkeş’in de içinde bulunduğu birçok kişi “ Irkçılar ve Turancılar “ nitelemesiyle 1944’te kovuşturmaya uğramışlardır. Bu arada Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin Sovyetlerle olan ilişkileri bozulmuş, hükûmetin A.B.D.’ye yaklaşma teşebbüsleri başlamıştır. Bunun üzerine, Alparslan Türkeş ve arkadaşları Askerî Yargıtayın kararı ile hapisten çıkmışlardır. Milletleşme sürecinde, milliyetçi ideolojinin yükselmesi ve sapmalar göstermesi üzerinde, iç ve dış politika ilişkilerinin düzenleyici rolünün bulunduğunu söylemek gerekmektedir [8].
Böylece, ülkemiz 1923-1950 döneminde üç önemli köklü değişiklik yaşadı. Birincisi, Osmanlıdan Cumhuriyete geçiş önemli bir sosyo – kültürel sancıyla gerçekleştirilmiştir. İkincisi, ümmetten millete dönüşüm, ferdî olmaktan ziyade toplumun tarihî kimliğini etkileyen temellerin hareketlenmesini sağlamıştır. Üçüncüsü, yeni bir düzen, yeni bir kimlik aşılama süreci başlatmıştır. 1923 – 1950 yılları arasındaki 27 yıllık süre içinde ortaya çıkan bu üç radikal atılım istikrarlı, akılcı ve köklere yönelik bir millî eğitim politikasının uygulanmasını engellemiştir. Bu durum, 1950’ler sonrasında, millî kimliğini kazanmış bir eğitim politikası yerine, bu üçlü eğilimin yansımasına sebep olmuştur.
2. Çok Partili Hayat – Demokratikleşme Dönemi ( 1950-1980 )
Bu dönem; birinin yaptığını öteki yıkan ve bu çelişkili kültür politikası dolayısıyla eğitim felsefesi çizgisinin belirsizlikler içine çekildiği bir dönemdir [9].
“ Çok partili döneme geçiş ile birlikte, yeni iktidar Devrimleri tutan ve tutmayan devrimler olarak yargılamış, özellikle Atatürk Milliyetçiliği ve Laiklik ilkesinden verilen ödünler genişleyerek günümüze kadar gelmiştir. Bu durum, doğal olarak ders kitaplarına yansımış ve başlangıçta ırksal ve dinsel olarak ayrı ayrı görüntüler sergileyen ideolojik etkiler 1980’den sonra Türk – İslâm Sentezi adı altında uzmanlaşmış görünmektedir “[10].
Bu dönemde, Osmanlı ve ümmet ideolojisinden ayıklanma süreci sonucunda Batıya açılma ve yalnızca Batıcılaşma süreci yanında, Kültürde Hümanizma taraftarları tek kültür ve tek medeniyet anlayışına dayanarak bir bayrak altında toplanmışlardır.
Türk Millî Eğitim Sisteminin oluşumunda; millî kültür politikası, Türk Hümanizması ve Batılılaşma tezine dayalı bu üç eğilim derin izler bırakarak etkili olmuştur. Yerinde bir ifadeyle nesiller “ deneme tahtası “ görevini üstlenmişlerdir. Bir nesil belirli bir süre millî kültür ortamında yetişmiş, ondan sonraki ikinci nesil Greko – Lâtin köklerin etkisinde kalmıştır. Diğer üçüncü nesil, kendilerinden önceki eğitim politikasının silik izlerini taşımakla birlikte yalnızca Batılılaşmayı bir inanç sistemi olarak benimsemiştir.
Bu dönemde yapılan uygulamaların göstergesi olarak aşağıdaki çarpıcı örnekleri verebiliriz :
22 Mayıs 1950 ve 30 Mart 1951 tarihlerinde kurulan birinci ve ikinci Adnan Menderes Hükûmetlerinin programlarında “ millî bir dava hâline getirilen maarif sisteminden ve bir vatan ideali “ nden bahsedilmekte ve şöyle denilmektedir [11]:
“ Maddî bakımdan ne kadar ilerlemiş olursa olsun, millî, ahlâkî sarsılmaz esaslara dayanmayan, ruhunda manevî kıymetlere yer vermeyen bir cemiyetin, bugünkü karışık dünya şartları içinde kötü akibetlere sürükleneceği tabiidir. Talim ve terbiye sisteminde bu gayeyi gözönünde bulundurmayan, gençliğini millî karakterine ve an’ anelerine göre manevî ve insanî kıymetlerle techiz edemeyen bir memlekette ilmin ve teknik bilginin yayılmış olması, hür müstakil bir millet olarak yaşamanın teminatı sayılamaz. Yıllardan beri sarih bir istikâmetten ve rasyonel bir plândan mahrum olduğu için mütemadî değişikliklere, sarsıntılara uğrayan maarifimizin, milletçe katlanılan büyük maddî fedakârlıklara mütenasip bir verimlilik arzetmediği açık bir hakikattır. Hükûmetimiz, parti programımızda tespit edilmiş esaslar dairesinde, bu büyük millî davayı bir kül hâlinde ehemmiyetle ele almış bulunuyor. Tamamıyle demokratik bir ruh ile ve ilmin son neticelerine göre tespit edilecek geniş ve teferruatlı bir plân için maarif nimetini memleketin her tarafına müsavi şartlarla yaymayı temin edecek kanun tasarılarını hazırlıklarımız biter bitmez yüksek tasvibinize arzedeceğiz “.
“ Gençliğini millî karakterine ve an’anelerine göre manevî, insanî kıymetlerle techiz edemeyen bir memlekette ilmin ve teknik bilginin yayılmış olması, hür ve müstakil bir millet olarak yaşamanın teminatı sayılamaz. Gençliğimizin vatan ideali etrafına toplanmasını hareket noktası olarak alıyoruz “.
3 Kasım 1965 ve 27 Temmuz 1977 tarihlerinde kurulan birinci ve beşinci Süleyman Demirel Hükûmetleri programlarında, millî eğitimde millî şuurun hâkim kılınması ve toplumun bütün kesimlerine yaygınlaştırılması ön görülmektedir [12]:
“ Millî eğitim politikamızın temeli; vatandaşın bir kül hâlinde kalkınabilmesine, maddî ve manevî hayatını techiz ederek ve millî şuuru hâkim kılarak yetişmesine yardım etmektir…”
“ Eğitimin milliliğine büyük önem veriyoruz. Millî Eğitimde temel hedefimiz, milletimizinbütün fertlerini, Türk Milletinin millî, manevî, ahlâkî, insanî, sosyal ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, ailesini, vatanını ve milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getirmiş büyük ve şanlı tarihimizle iftihar eden, milletimizin geleceğine güvenle bakan, her türlü taklitçilikten uzak, millî, şahsiyetini müdrik, ilim, teknik ve medeniyet yarışında insanlığa örnek olmayı hedef alan vatandaşlar olarak yetiştirmektir…”
1950-1980 döneminde liselerde okutulan tarih kitaplarında yer alan ünite / konuların ağırlıkları, dönemin geçerli anlayışını örnekleyebilecek niteliktedir.
Tarih Lise I. Sınıf [13] ( Talim ve Terbiye Kurulunun 08.09.1950 ; 153, 16.01.1959 ; 6 sayılı kararları )
Ünite / Konular | Yer Verilen Sayfalar | Sayfa Sayısı | Ağırlık % |
I. ÜNİTE ( Konu : 1 ) TARİH ÖNCESİ DEVİRLER, TARİH DEVİRLERİ | 5-15 | 11 | 4.5 |
I. ÜNİTE ( Konu : 2 ) TARİH ÖNCESİ DEVİRLERİ | 16-21 | 5 | 2.5 |
II. ÜNİTE ( Konu : 1 ) TÜRKLERİN ANAYURDU ve GÖÇLER | 22-30 | 9 | 3.7 |
II. ÜNİTE ( Konu : 2 ) ÇİN ve HİNT UYGARLIKLARI | 31-38 | 8 | 3.3 |
III. ÜNİTE ( Konu : 1 ) ÖN ASYA ve MISIR MEZOPOTAMYA | 39-60 | 22 | 9.1 |
III. ÜNİTE ( Konu : 2 ) ANADOLU | 61-85 | 25 | 10.4 |
III. ÜNİTE ( Konu : 3 ) MISIR | 86-107 | 22 | 9.1 |
III. ÜNİTE ( Konu : 4 ) İRAN | 108-113 | 6 | 2.5 |
III. ÜNİTE ( Konu : 5 ) FENİKELİLER ve İBRANİLER | 114-120 | 7 | 2.9 |
IV. ÜNİTE ( Konu : 1 ) EGE BÖLGESİ EGE UYGARLIĞINA TOPLU BİR BAKIŞ GİRİT ve MİKEN UYGARLIKLARI | 121-128 | 8 | 3.3 |
IV. ÜNİTE ( Konu : 2 ) XII. – VI. YÜZYILLAR ARASINDA YUNAN TARİHİ | 129-145 | 17 | 7 |
IV. ÜNİTE ( Konu : 3 ) V. YÜZYILA KADAR YUNAN TARİHİ | 146-156 | 11 | 4.5 |
IV. ÜNİTE ( Konu : 4 ) IV. YÜZYILDA YUNAN TARİHİ | 157-168 | 12 | 5 |
IV. ÜNİTE ( Konu : 5 ) BÜYÜK İSKENDER ve HELLENİZM DEVRİ | 169-177 | 9 | 3.7 |
V. ÜNİTE ( Konu : 1 ) ROMA TARİHİ ESKİ İTALYA, ETRÜSKLER ve ROMA’NIN KURULUŞU | 178-190 | 13 | 5.4 |
V. ÜNİTE ( Konu : 2 ) ROMA CUMHURİYETİ ve SAVAŞLARI | 191-207 | 17 | 7 |
V. ÜNİTE ( Konu : 3 ) İÇ SAVAŞLAR ve CUMHURİYETİN YIKILIŞI | 208-215 | 8 | 3.3 |
V. ÜNİTE ( Konu : 4 ) İMPARATORLUK DEVRİ ve İMPARATORLUĞUN YIKILIŞI | 216-229 | 14 | 5.8 |
V. ÜNİTE ( Konu : 5 ) ROMA UYGARLIĞI | 230-245 | 16 | 6.6 |
TOPLAM | 241 | 241 | 100 |
Tablonun incelenmesinden anlaşılacağı gibi Tarih Lise I. Sınıf ders kitabında Türklerin Anayurdu ve Göçleri % 3.7, Ön Asya ve Mısır Uygarlıkları % 34, Yunan Uygarlığı % 23.5 ve Roma Uygarlığı % 28.1 oranında yer kaplamaktadır.
Tarih Lise II. Sınıf [14] ( Talim ve Terbiye Kurulunun 07.09.1951; 128, 03.07.1957; 149 sayılı kararları )
Ünite / Konular | Yer Verilen Sayfalar | Sayfa Sayısı | Ağırlık % |
I. ÜNİTE ( Konu : 1 ) M.S. V. YÜZYILDAN VIII. YÜZYILA KADAR AVRUPA ve YAKIN DOĞU TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ KAVİMLER GÖÇÜ | 5-13 | 9 | 4.2 |
I. ÜNİTE ( Konu : 2 ) DOĞU ROMA İMPARATORLUĞU | 14-30 | 17 | 7.9 |
II. ÜNİTE MÜSLÜMANLIKTAN ÖNCE TÜRKLER | 31-43 | 13 | 6 |
III. ÜNİTE İSLÃM TARİHİ | 44-83 | 40 | 18.7 |
IV. ÜNİTE ( Konu : 1 ) BÜYÜK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERİ | 84-90 | 7 | 3.3 |
IV. ÜNİTE ( Konu : 2 ) BÜYÜK SELÇUKLU İMPARATORLUĞU | 91-109 | 19 | 8.9 |
V. ÜNİTE ( Konu : 1 ) VIII. YÜZYILDAN XII. YÜZYILA KADAR AVRUPA | 110-126 | 17 | 7.9 |
V. ÜNİTE ( Konu : 2 ) HAÇLI SEFERLERİ | 127-135 | 9 | 4.2 |
VI. ÜNİTE ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ | 136-167 | 32 | 14.9 |
VII. ÜNİTE MISIR ve SURİYE’DE KURULAN TÜRK DEVLETLERİ | 168-174 | 7 | 3.3 |
VIII. ÜNİTE TÜRK – MOĞOL ve TİMUR İMPARATORLUKLARI | 175-186 | 12 | 5.6 |
IX. ÜNİTE OSMANLI DEVLETİNİN KURULUŞU | 187-216 | 30 | 14 |
X. ÜNİTE XIV. YÜZYILDA AVRUPA | 217-218 | 2 | 0.9 |
TOPLAM | 214 | 214 | 100 |
Tablonun incelenmesinden anlaşılacağı gibi Tarih Lise II. Sınıf ders kitabında Avrupa Tarihi % 35.8, İslâm Tarihi % 18.7, Türk Tarihi % 42.5 oranında yer kaplamaktadır.
Tarih Lise I [15]
Ünite / Konular | Yer Verilen Sayfalar | Sayfa Sayısı | Ağırlık % |
I- TARİH, ÖNEMİ, TARİH ÖNCESİ ve TARİHİ ÇAĞLAR BAŞLANGICI | 1-8 | 8 | 3.3 |
II- ESKİ ÖNASYA MEDENİYETLERİ | 9-37 | 29 | 12 |
III- ADALAR DENİZİ MEDENİYETİ | 38-74 | 37 | 15.4 |
IV- TÜRK TARİHİ ve KÜLTÜRÜ | 77-240 | 154 | 69.2 |
TOPLAM | 240 | 240 | 100 |
Tablonun incelenmesinden anlaşılacağı gibi % 51.6 oranındaki Yunan ve Roma Uygarlığına % 15.4 oranında yer verilmiştir.
3. Türk – İslâm Sentezinin Etkili Olduğu Dönem ( 1980 – ….. )
Bu dönemde ; “ çok partili geçiş ile oluşum tohumları atılan, MC hükûmetleri döneminde semiren Türk – İslâm Sentezi, 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi’nin hazırladığı ortam sayesinde ( devletin tüm mekanizmalarında olduğu gibi ) ders kitaplarında da millî kültür raporundaki amaçlar çerçevesinde kendini gösterdi. Bozulmuş olan millî kültürü devlet eliyle onarmak ve korumak amacıyla, ideal bir yaşam biçimi olarak görülen Türk – İslâm Sentezi düşüncesi Sosyal Bilimlere ait ders kitaplarına enjekte edilerek istenilen insan tipinin yetiştirilmesi hedeflendi “[16].
Ders programları ve kitaplarında muhtevanın belirlenmesi ve biçimlenmesinde en büyük etkiyi siyasî iktidarlar ve ve bu iktidarların ülkeye ve dünyaya bakış açılarının oluşturduğu söylenebilir. Burada birİ tez, diğeri sentez olmak üzere iki ana etkinin söz konusu olduğu ifade edilmektedir [17]:
1. Türk Tarih Tezi
Cumhuriyetin ilk yılları, 1920’nin sonları ve 1930’lu yıllar boyunca, Millî Mücadelenin Batıya karşı savunmasında, Türk milletinin kültürel boyuttaki devamının göstergesi olarak ortaya konulmuştur. Türklüğün dünyaya atalığını ve önderliğini işlemiş, milletleşme sürecindeki görevini yerine getirmiştir.
2. DPT’nin 1983 tarihli Millî Kültür Raporu ile Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun 1986’da kabul ettiği “ Kültür Unsurlarının ve Kültür Politikasının Tespitinde Uygulanacak Yöntem ve Sorumluluklar “ adlı raporda ifade edilen ve sistemleştirilmeye çalışılan Türk – İslâm Sentezidir.
Bu dönemde; 1982 Anayasasının 134’üncü maddesine dayanılarak “ Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak amacıyla; Atatürk’ün manevî himayesinde, Cumhurbaşkanının gözetim ve desteğinde, Başbakanlığa bağlı; Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezi’nden oluşan, kamu tüzel kişiliğine sahip Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu “ kurulmuştur.
Aynı maddede “ Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun; kuruluşu, organları, çalışma usulleri ve özlük işleri ile kuruluşuna dahil kurumlar üzerindeki yetkileri kanunla düzenlenir “ hükmü ön görülmüştür.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun kuruluşu, hizmet ve faaliyetleri ile ilgili ilkeleri ve organları; görev, yetki ve çalışma usulleri ile özlük işleri 2876 sayılı kanunla düzenlenmiştir.
Kanunun 4’üncü maddesine göre, Yüksek Kurumun ve bağlı kuruluşlarının bütün hizmet ve faaliyetlerinde Anayasa çerçevesinde uygulanacak ilkeler şunlardır :
a. Millî mücadele ruhu ve bilinci içerisinde; Atatürkçü düşünceye, Atatürk ilke ve inkılâplarına, Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza kadar var olma şuuruna, kişilerin ve milletin refahına, toplumun mutluluğu inancına, millî kültürümüzü çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkarma azim ve kararlılığına bağlı kalmak ve sahip olmak,
b. Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî sevinç ve kederlerde, ortak ve bölünmez bir bütün hâlinde, millî kültür ve ülküler etrafında toplanmasını güçlendirecek doğrultuda hareket etmek,
c. Millî dayanışma ve bütünleşmede Atatürkçü düşünce, Atatürk ilke ve inkılâplarını, kültür, dil ve tarih değerlerini, birleştirici bir güç olarak göz önünde tutmak; bu değerlere karşı girişilecek her türlü yabancı ve bölücü akımların bilimsel yoldan çürütülmesini esas almak,
d. Kültür, dil ve tarihî değerlerimizin bilimsel yoldan ortaya çıkarılmasını, belgelenmesini, araştırılıp incelenmesini esas almak,
e. Toplumda yaratılan bütün maddî ve manevî kültür değerlerinin; sürekli, düzenli ve kapsamlı bir şekilde birikimini ve gelecek kuşaklara aktarılmasını temel kabul etmek,
f. Millî bütünlük ve güvenlik gereklerini, millî ahlâk değerlerini ve millî gelenekleri koruyucu ve gözetici doğrultuda hareket etmek,
g. Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkaracak, O’nu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirecek, kuşaklar arası anlayışta ve söyleyişte birleştirici yönde hareket etmek,
h. Türk tarihini ve Türkiye tarihini ve bunlarla ilgili konuları, Türklerin medeniyete hizmetlerini inceler ve elde edilen sonuçları yayarken, millî tarihimizin ve millî tarih değerlerimizin birleştirici bir güç olduğunu esas almak ve Türk milletini şanlı geçmişine yaraşan tarihine sahip kılmak.
1983 Ortaöğretim Kurumları Tarih Programına göre hazırlanan ders kitaplarından Tarih Lise I [18] hakkında değerlendirme şöyle yapılmaktadır [19] :
“ Selahattin Dikmen – Kemal Koçak Tarih I Lise kitaplarında İbrahim Kafesoğlu – Altan Deliorman ve Yılmaz Öztuna’nın 1976 yılı ders kitaplarında kelimesi kelimesine aynı düşünceyi naklediyorlar. Görüldüğü gibi günümüz ders kitabı yazarlarının büyük bölümü bir inanç ekolü olarak 1976 yılı ders kitabı yazarlarını izlemekte olup aynı doğrultuda II. İdeoloji Harekatını Lise Tarih kitaplarında başlatmış görünmektedir “.
SSCB’nin dağılmasıyla 1991’de Türk Cumhuriyetleri ve Türk Toplulukları bağımsızlıklarını ilân ettiler. Buna ilişkin konular, ortaokul ve lise tarih programlarına ve ders kitaplarına girmiştir [20].
29 Ekim – 3 Kasım 1992 tarihleri arasında Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te Eğitim Bakanları Toplantısı yapıldı. Toplantıda dil ve tarih birliği üzerinde durulmuş ve bu çerçevede ortak tarih programı çalışmaları için ayrı bir toplantı yapılması kararlaştırılmıştır. Bunun üzerine, beş Türk Cumhuriyeti temsilcilerinin katılımıyla 26 Kasım – 3 Aralık 1992’de Yalova’da yapılan toplantıda, Ortak Tarih Komisyonu ilkokul, ortaokul ve lise programlarına alınması gerekli görülen muhtevayı belirlemiştir [21] .
Türk Tarih Kurumunun öncülüğünde, 5 – 9 Eylül 1994’te Ankara’da “ Türk Dünyası Tarih Araştırmaları Kongresi “ toplanmıştır. 1992’de başlayan resmî görüşmelerin bir devamı olarak düşünülen toplantıya, Türk cumhuriyetleri ve topluluklarından 65 tarihçi katılmıştır. Kongrede, Ortak bir Türk Tarihinin nasıl yazılabileceği ya da yazılıp yazılamayacağı tartışılmıştır. Ortak bir Türk Tarihi yazılmasının tek yolunun karşılıklı tarih malzemeleri üzerinde uzun süreli çalışmaktan geçtiği, Türk kültür tarihi ile ülkelerin tek tek tarihinin ayrı ayrı çalışma alanları olduğu birçok tarihçi tarafından ortaya konmuştur.
Özbek tarihçilerin bir kısmı “ Türk “ sözüne karşı çıkmış, Azerilerin önemli bir kısmı ile Türkmen tarihçilerin bazıları, özellikle kültür tarihinde sürekliliği olan gerçekliğin Türklük olduğunu vurgulamışlardır. Ortak Türk Tarihinin yazılmasında, Kırgız tarihçiler “ Türk “ adına karşı çıkmamışlar, büyük ve orta ölçekli hedeflerin şimdilik bir yana bırakılmasını istemişler ve arkeoloji alanında Türk bilim adamlarına çağrıda bulunmuşlardır.
DİP NOTLAR
[1] SÜSLÜ, Azmi : “ Cumhuriyet Döneminin Türk Kültürüne Bakışı ve Kültür Politikaları “, Tarih Boyunca Anadolu’da Türk Nüfus ve Kültür Yapısı, Türk Yurdu Yayınları, Ankara, 1995, s. 154
[2] SÜSLÜ, Azmi : a. g. m., s. 154
[3] A. g. m., s. 155
[4] A. g. m., s. 155 – 157
[5] TÜRKDOĞAN, Orhan : a. g. m., s. 17
[6] T. C. Maarif Vekilliği: İkinci Maarif Şûrası 15 -21 Şubat 1943 Çalışma Programı Raporlar Konuşmalar, M. E. Basımevi, İstanbul, 1991, s. 16
[7] SÜSLÜ, Azmi : a. g. m., s. 157
[8] ORAN, Baskın : “ İç ve Dış Politika Açısından İkinci Dünya Savaşında Türkiye’de Siyasal Hayat ve Sağ – Sol Akımlar “, SBF Dergisi, C. XXIV, S.3, ( Eylül 1969 ) , s. 253 – 256
[9] TÜRKDOĞAN, Orhan : a. g. m., s. 17
[10] KABAPINAR, Yücel : “ Bir İdeolojik Mücadele Alanı Olarak Lise Tarih Kitapları – I “, Tarih ve Toplum, S. 106 ( Ekim 1992 ), s. 38
[11] SÜSLÜ, Azmi : a. g. m., s. 157 – 158
[12] A. g. m., s. 158
[13] AKŞİT, Niyazi – OKTAY, Emin: Tarih Lise I. Sınıf, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1978
[14] AKŞİT, Niyazi: Tarih Lise II. Sınıf, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1978
[15] KAFESOĞLU, İbrahim – DELİORMAN, Altan: Tarih Lise I, M. E. B. Devlet Kitapları, M. E. Basımevi, İstanbul, 1977
[16] KABAPINAR, Yücel: “ Bir İdeolojik Mücadele Alanı Olarak Lise Tarih Kitapları – II “, Tarih ve Toplum, S. 107 ( Kasım 1992 ), s. 28
[17] ERTÜRK, Bayram Edip: “ Türkiye’de Ortaokul 1. Sınıf ( 6. Sınıf ) Düzeyinde Tarih Öğretimi ile İlgili Kitapların Kıyaslamalı Eleştirisi “, Tarih Öğretimi ve Ders Kitapları 1994 Buca Sempozyumu, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1995, s. 248 – 249
[18] DİKMEN, Selâhattin – KOÇAK, Kemal: Tarih Lise I, Üner Yayınları, Ankara, 1990
[19] [1] KABAPINAR, Yücel: “ Bir İdeolojik Mücadele Alanı Olarak Lise Tarih Kitapları – II “, Tarih ve Toplum, S. 107 ( Kasım 1992 ), s. 29
[20] M. E. B. Talim ve Terbiye Kurulunun 15.03.1993 gün ve 78, 79, 80 ve 81 sayılı kararları, T. D. ( 26.04.1993; 2381 )
[21] M. E. B. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı: Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri ve Türk Toplulukları Arasında Yapılan Anlaşmalar, İlişkiler ve Faaliyetler 1, İkinci Kitap, Ankara, 1993, s. 99 – 118